Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

NAZ İLE NİYAZ!

Naz ile Niyaz




Naz dedi ki: Belki bu geceden sonra ne gözlerimiz buluşur ne ellerimiz.
Gerçeğin rengine vurgunum ben,
senin yalancı ateşine pervane değilim…
Kavuşmanın da ayrılığında aşkı hatırlattığına inanırım;
O yüzden ne ayrılıktan ne de vuslattan bahsetme.
Karanlık sabahı özletir,özlem bir değirmendir,AŞK öğütür…


Niyaz dedi ki: Ne olur bir damla vuslattan bahsedelim,ayrılığı aşkın
lugatinden silelim.
Sen benim gerçeğimsin beni kendinle vurdun,
ben sana hem ateş hem pervaneyim.
Ayrılığı vuslatta buluşturalım,bişeyciği kalmaz..
Karanlığı sabaha alıştıralım,yüzü aydınlansın.


Naz dedi ki: Hep benim çemberimde dolanıp durma,
git biraz gönlümden öteye,beni bekleyip durma.
Bu sevda yangınını yakınlardan seyredip durma.
Bilesin,söndüren ben olacağım ümitlerini,ümitlere aldanıp durma.


Niyaz dedi ki: Başım döndü,ne olur bu çemberi döndürüp durma.İki gönül bir oldu,gayrı öteye gidemem ki…
Hasret öyle çabuk büyüdü ki,engel olamadım.
Sevda yangını beni yakmaz,ısıtır.Ümitleri söndürme,gemileri yakma.
Yaksan da bu denizlerden elbet bir geçen bulunur.


Naz dedi ki: Ateşi savdım kül istyiorum.
Aşina değil,el istiyorum.Vuslat değil,terk istiyorum.


Niyaz dedi ki: Sen sende oldukça,sen bende oldukça,
ne ateş kül olur,ne aşina el olur.Ne vuslat terke döner,ne terk vuslatı
bırakır.


Naz dedi ki: Elveda Niyaz!
Vedalar bile “El” bugün.Gönlüme uyan yar bulamadım,
bulmak da istemedim,istek de istemedim.


Niyaz dedi ki: Ne olur veda edip gitme,
gönle uyar yar bulunur,yeter ki sen iste,istemeyi iste.
Ne olur naz etme!..


Naz: nazlanıp hiçbir şey söylemedi…




-Alıntı-