Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
31 Aralık 2010 Cuma
Yılbaşını kutluyorum.
28 Kasım 2010 Pazar
Değer kavramları
A.Şerif İzgören anlatıyor
"İzgören&Akın'a toplantıya gideceğim.Baktım genç kalma ihtimalim var,bindim bir taksiye,muhabbetçi bir arkadaş.O anlatıyor ben dinliyorum.Tam işyerinin önüne geldik.Ankara'da Bakanlıklar.Diyelim ki. taksi parası 9.75 TL tuttu,ben 10 TL uzattım.Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya,taksici üstünü arıyormuş gibi yapar,siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda,inmemek için debelenirsiniz.Tam o sahne olacak.Şoför,para üstü varmı diye aranmaya başladı.
"Üstü kalsın kardeşim"dedim.
Döndü bana doğru
"Vaktin varmı ağabey ?" dedi.
13 Ağustos 2010 Cuma
13 Temmuz 2010 Salı
Dünyada beş ağır suç!
Öğrencileri çok şaşırdılar, yanına gittiler, sordular:
“Sao-Çeng bu şehirde hatırlı ve kuvvetli bir adamdı. Simdi şehrin yönetimini aldıktan sonra ilk isiniz onu astırmak oldu. Bu yaptığınız doğru mudur? Bildiğimiz kadarıyla bu adam haydutluk, hırsızlık yapmamıştı…”
Konfiçyus “Yaptığımın nedenlerini size açıklayayım” dedi ve anlattı:
“vardır. Haydutluk ve hırsızlık bunların arasında değildir, daha sonra gelirler. Bu beş suç şunlardır:
Birincisi uyumsuz ve asi bir tabiatla birlikte gözü peklik;
İkincisi aşağı bir hayat tarzıyla birlikte inatçılık;
Üçüncüsü çenesinin kuvvetli olmasıyla birlikte yalancılık;
Dördüncüsü herkesin ayıbını, kusurunu aklında tutmakla birlikte herkesle dost geçinmek;
Besincisi hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptığı haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizlemek…
Sao-Çengide bunların besi de vardı. Nereye gitse taraftar topluyor, hizipler yaratabiliyordu; aldatıcı fikirlerini parlak konuşmaların arkasına gizleyebiliyordu; zulmüyle adaleti tersine çevirebiliyordu.
Aşağılıklar birleştiği zaman ortaya çok güçlü bir kötülük çıkar. Ben de şehir halkı için tasalanmak yerine bu adamı idam ettirmeyi tercih ettim…
Kaynak: Dünya Edebiyatından Seçmeler/Konuşmalar/Konficyüs/MEB Yayınları.1997(Dr. Mukaddere Nabi Özerdim, Sinoloji Doç./Ankara-1962)
9 Haziran 2010 Çarşamba
Dinim Aşk tır benim
18 Nisan 2010 Pazar
Sınav sınav sınav :)
..ve bir sınav daha sona erdi.! Meslektaşlarıma sesleniyorum!..Gelecekten umut var olun, bu ülkenin artı değerleri sizlersiniz. Yeter ki bilgili, becerikli olun, yabancı dil öğrenin:)) dünya ile iletişim kurmayı ihmal etmeyin, kendinizi, hünerinizi ifade etmeyi becerin.memleket sorunlarına ,hayattaki zulüm(Bu sınavı da bir zulüm olarak görmeyin ha) ve haksızlığa bigane kalmayın...Siyasetçiler gibi mi konuştum ne? :))
6 Nisan 2010 Salı
Kibir bir hastalıktır.
Hz. Ömer bir gün kırbasını (su tulumu su kabı) sırtına yüklenmiş Medine'nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyordu. Babasının sırtında kırba ile dolaştığı oğlu Abdullah'ın da gözüne ilişti ve kendisine yetişip sordu:
Baba sen ne yapıyorsun koskoca halife sırtında kırba taşır mı taşıtacak kimse mi bulamadın?
Oğlum bunu taşıtacak adam bulamadığım için veya
başka bir mecburiyet dolayısıyla taşıyor değilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu kendimi beğenir gibi oldum sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum.
1 Nisan 2010 Perşembe
Mezheplerimiz neden zenginliğimizdir?
Bu hadisi şerifin anlaşılması için güzel bir yorum yapmış sağolsun.
Mezheplerimiz neden zenginliğimizdir?
12 Mart 2010 Cuma
Ben, sen,o.... hepimiz suçluyuz!
Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç Kimse adlı dört kişi hakkında...
" Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve Herkes, Birisi'nin bu işi yapacağından emindi.
Gerçi işi, Herhangi Biri de yapabilirdi.Ama Hiç Kimse yapmadı... Birisi buna çok kızdı. Çünkü iş Herkes'in işiydi.
Herkes, Herhangi Biri'nin bu işi yapabileceğini düşünüyordu. Ama Hiç Kimse, Herkes'in yapamayacağının farkında değildi.
Sonunda; Herhangi Biri'nin yapabileceği bir işi, Hiç Kimse yapmadığı için, Herkes, Birisi'ni suçladı..."
24 Şubat 2010 Çarşamba
İstanbul Olmak
31 Ocak 2010 Pazar
Nemelazım
Kanuni sultn süleyman süt kardeşi ve aynı zamanda bir evliya olan Yahya efendiye sorar"efendim sen ilahi sırlara vakıfsın, bir devlet ne zaman çöker ?" O Bilge adam çok kısa ve anlamlı bir cevab verir,"NEME LAZIM BE SULTANIM"...............
Kanuni bu cevabı okuyunca hayret eder,endişesi artar...çünkü Yahya efendi gibi bir zat-ı muhteremin böyle önemli bir soruya basit (umursamaz) bir cevab vermemesi gerekirdi.Efendim der Kanuni, ben size gayet ciddi bir soru sordum neden cevab vermediniz, sorumu hafife aldınız?
Sultanım ben sorunuzun üzerinde iyi düşündüm ve kanaatimi açıkça belirttim der Yahya efendi..Sultan, cevabınızı anlamadım deyincede
28 Ocak 2010 Perşembe
Yusuf değilsen bari Yakub ol.(Hz.Mevlana yine iç dünyamıza dalmış)
Nerede bir dert varsa deva, oraya gider; neresi alçaksa, su oraya akar. Yüce Allah, üstünlük bakımından gözyaşını, şehitlerin kanlarıyla bir tutmadadır.
Kimin gönlü illetlerden arınmışsa onun duası, ululuk sahibi Allah'a kadar varır, makbul olur.
Eğer duada güzel bir nefese sahip değilsen yürü, özü sözü doğru kardeşlerden dua iste!
Dertsiz dua soğuktur, bir işe yaramaz. Dertli dua ve niyaz, gönülden, aşktan gelir.
Dua ederken O'na kırık bir gönülle el kaldır. Çünkü
25 Ocak 2010 Pazartesi
Seminer ödev(ler)i bitmiştir:)
8 Ocak 2010 Cuma
Başlıksız yazı
Ebu Müslim HORASANİ
5 Ocak 2010 Salı
Açlıktan oturarak namaz kılan yüce insan (s.a.v.)
Allah resulü (s.a.v.) bir gün namazını oturarak kılıyordu. Kıldığı nâfile bir namazdı. Ebu Hüreyre (ra), namazdan sonra sordu: Ya Resûlullah! Bir hastalığınız mı var? Namazı oturarak kılıyorsunuz? Verilen cevap cihanı ürpertecek şekildeydi: Ya Eba Hüreyre, günlerdir ağzıma götürecek bir şey bulamadım. Açlık takatımı kesti, ayakta duracak dermanım kalmadı, onun için namazımı oturarak kılıyorum.
Ebu Hureyre diyor ki, bunu duyunca ağlamaya başladım. Allah Resulü kendi durumunu unutmuş, bana teselli veriyordu: Ağlama Ya Ebâ Hureyre! Burada çekilen açlık, insanı âhiret azabından kurtarır.
O, bir liderdi. Raiyyetinin arasında günlerce aç kalanlar vardı. İşte, Allah Resûlü de kendi hayat standardını onlara göre ayarlamıştı.
4 Ocak 2010 Pazartesi
Resim söz ile buluştu...
Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldıkBir kıyısı görünmez denize daldıkBir gemiye binmişiz bulanık bir gecedeALLAH'ın denizinde ALLAH'tan uzak kaldık...Mevlana